Yalnızlık
Gerçekten yalnız kalmak mümkün mü bu dünyada? Tek başına olmak değil bahsettiğim yanlış anlaşılmasın, tek başına olabiliriz zaman zaman ama yalnız kalmak ne mümkün. Düşüncelerimiz var bir kere bizi asla bırakmayan. Bizim düşüncelerimizle paylaştığımız tek başınalığımız, bizi biz yapan şey belki de. En özgür, en uç, en rahat düşüncelerimizi aslında kendimizden başka kime anlatabiliyoruz ki?
Hepimiz içimizde yüzlerce farklı düşünceye sahibiz ama söylemek istediğimiz şeyleri dillendirebiliyor muyuz özgürce? Tabii ki, hayır… Onun kalbi kırılır, bu olumsuz etkilenir, aman bu beni yanlış anlar, filanca kişi üstüne alınır falan filan. Ya sorarım size, özgürce haykıramadığımız her duygu yük olmaz mı omuzlarımıza? Her şeye rağmen, biz bunca yükü taşırız da, duyan etkilenir diye neden anlamsızca susarız? Onların canı can da bizimkisi değil mi? Biz bunu düşünebilecek kadar insanken, bize hoyratça davrananlar hep oldu, olacak da.
Yıllarımıza mal olan hataları düzeltmek istediğimizi söylerken bile içimizdeki şeytani duyguya yenik düşen düşüncelerimize ne demeli? Sadistçe zevk mi alırsınız kızdığınız insanları kızdırmaktan? Bilerek ya da bilmeden yılana sarılanımız da var, sakin ve sessizce hayatı kabul edenimiz de. Bir kez geliyoruz bu dünyaya, ey Allahtan korkmayanlar. Bir kez geliyoruz ve gideceğiz eninde sonunda ilahi adalet tecelli ettiğinde. Lütfen ruhunuzu iyileştirin. Unutmayın ki, ruhunuzu besleyen en özel şey, hissettiklerinizin size kattığı duygulardır. Ne kadar güzel duygularla yoğurursanız o kadar güzelleşir hayatınız.
Sabahattin Ali’nin dediği gibi; herkese içindeki iyilik kadar, iyi bir hayat diliyorum…